Türk Milleti demek, tarih sayfalarına adım attığı andan itibaren, sporu var eden ve sporla varolan, bir toplum demektir.
"Binlerce yıl önce, Hun Türkleriyle başlayan spor destanı, ecdadın kurduğu nice devlette kıymetini arttırarak varlığını sürdürmüş, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunda baş tacı olmuş ve Cumhuriyet Türkiye’sinde binlerce yıllık birikim üzerinde yükselmeye devam etmiştir. Bu serüven boyunca atalarımızın spor tutkusu, ne imkansızlık dinlemiş, ne işgal, ne de harb...
Ecdad için Savaş dönemleri, sporcusunun kuvvetini, müsabaka sahasından, gözünü kırpmadan muharebe alanına taşıdığı dönemlerdir. Bu milletin sporcusu, tarih boyunca söz konusu vatan olduğunda, mağlubiyeti müsabaka kaybederek değil, şehadet şerbeti içerek tadacağının bilinci ve hatta heyecanıyla harbe koşmuş ve bu yürekle tarih sayfalarına inanılması güç destanlar kazımıştır.
İşte bu yüzden ecdadın çarpıştığı her savaş, önce imandan sonra idmandan güç bulan, özünde sporcu olan bir milletin savaşıdır. Yani, diğer bir deyişle; Türkün çarpıştığı savaş aslında Sporcuların Harbidir …"